Neden Montessori Eğitimi

Montessori eğitim programı temeli bireysel eğitime dayanan Maria Montessori tarafından geliştirilmiş olan bir eğitim modelidir.

Montessori her çocuğun, kendine özgü bir gelişime sahip, bireysel bir kişilik olduğunu ve kendi kapasitesi doğrultusunda öğrenebileceğini savunur. Montessori bilgiyi ezberden kurtarıp, her yaşta çocuğun anlayabileceği bir düzeyde somutlaştırmış ve bunu bütünlük içinde aktaracak bir yöntem ve materyaller dizisi geliştirmiştir. Montessori eğitiminin temeli çocuğa bağımsız olmayı sağlayacak ve gelişimini destekleyen en uygun çevreyi hazırlamaktadır. Montessori eğitimi çocukların toplumsal ve duyusal gelişimlerini destekleyerek gelecek yaşamlarında başkalarına, çevrelerine, kendilerine saygı duyan, sorumluluk sahibi, toplumla uyum içinde yaşamlarını sürdüren bireyler olmalarına katkı sağlamaktadır.

 

Montessori Yöntemi ve Faydaları Nelerdir?

Dr. Maria Montessori, engelli çocuklarla çalışması sıra­sında ulaştığı sonuçları normal çocuklar üzerinde deneyerek kendi yöntemini oluşturmuştur. Yöntemi kısa denebilecek bir sürede eğitim dünyasında haklı bir ses getirmiştir. Bugün ABD başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında Montessori okulları bulunmaktadır.

Montessori yönteminin merkezinde çocuk bulunmakta­dır. Öğretmen, çocuğun hizmetinde olan ve ihtiyaç duydu­ğunda çocuğa yardıma olan bir yetişkindir. Öğretmen, ço­cuğun gelişim aşamalarını ve bu aşamalarda yapılacak ça­lışmaları bilen bir kişidir. Montessori, öğretmenin bayan ol­masına özellikle dikkat etmektedir.

Montessori yöntemi çocuğun duyu organlarının gelişti­rilmesine dayanmaktadır. Dr. Montessori materyallerim ge­liştirirken çocuğun duyu organlarını esas almıştır. Sınıf or­tamı, bu materyalleri kullanarak duyu organlarım geliştir­meye yönelik olarak hazırlanmıştır. Ayrıca sınıflar çocuk merkeze alınarak düzenlendiği için, sınıfta bulun tüm ma­teryaller çocuğa göredir. Materyaller, öğretmenin öğretme­sine yardımcı olan araçlar değil, aksine çocuğun öğrenmesi­ne yardımcı olan araçlardır.

Montessori yönteminin sağlıklı bir biçimde işe koşulabilmesi için belli ilkelere uymak zorunludur. Bu temel ilkeler çerçevesinde; çocuğun kendi başına yapmasına yardımcı olmak, kendine özgü gelişme planına saygı göstermek, or­tamı çocuğun yoğunlaşmasına elverişli hale getirmek ve ço­cuğun gelişim evrelerini (kritik dönemler) göz önünde bu­lundurmak gerekmektedir.

Çocuklar sınıf ortamındaki etkinliklerin bazılarından hoşlanırlar ve bazılarını da geri çevirirler. Çocuklar, “temrin tekrarı, özgür seçim, hata denetimi, hareketlerin çözümlenmesi, sessizlik alıştırması, sosyal ilişkilerde düzgün davranış, çevrede düzen, kişisel temizliğe özen, duyuların eğitimi, okumadan ayrı yazma, okumadan önce yazma, kitapsız okuma, özgür faaliyetti di­siplin” gibi etkinliklerden hoşlanmaktadırlar. Eğitim orta­mında yer alan “ödüller ve cezalar, imla kılavuzları, toplu ders­ler, programlar ve sınavlar, oyuncaklar ve şekerlemeler, öğretmen masası” çocukların sevmediği unsurlar olarak ortaya çıkmak­tadır. Sınıf ortamında yapılacak etkinlikler hazırlanırken ço­cukların bu özelliklerini dikkate almak yöntemin başarısı, dolayısıyla öğretimin başarısı için önemli görülmektedir.

 

Montessori yönteminin dayandığı temel anlayış şu şe­kilde özetlenebilir:

Çocukluğun kaderi toplumu ve tüm insanlığı ilgilendir­mektedir.

Çocukluğun kaderinin farkına varma medeniyetin yeni bir dönemini belirler.

Yeniçağ iki insanlık türünü kapsamaktadır: Yetişkin insan ve çocuk insan. Bu nedenle iki ayrı dünya ve iki ayrı çevre düzen­lenmelidir.

Bu çağ, yetişkin insanın iç yaşamında ve bilincinde köklü bir yenilenmeyi zorunlu hale getirmiştir. “İnsanın oluşumu çocuk­lukta hazırlanmaktadır.” İnsanlık çocukluk vasıtasıyla kurtulabi­lecektir.

Çocukluğu kurtarmak, “insanlığın sırrına ulaşmaktır” ve onu tamamlamaktır.

Çocukluğun bilinmemesi ve reddi insanlığın tarihinde ve bilinçaltında derin köklere sahiptir.

Medeniyet geldiği nokta itibariyle ” yetişkin ve çocuk ara­sındaki evrensel ve bilinçaltına yerleşmiş bir çatışma” ya dayan­maktadır.

Çocuk yetişkin ilişkisinde çocuğun aleyhine olan den­genin Montessori yaklaşımı ile olması gereken duruma gel­mesi amaçlanmaktadır. Çocuğun yetişkinden beklentisi “be­nim iyiliğim için beni engelleme” veya “gölge etme başka ihsan istemem” şeklinde olduğu söylenebilir.

Anne-babalar ev ortamım, öğretmenler sınıf ortamım Montessori yaklaşımı çerçevesinde düzenleyebilirlerse çocu­ğun bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor gelişimlerine olumlu katkılarda bulunabilirler. Ayrıca bu ortamlarda gelişmelerini tamamlayan öğrenciler kendilerine güvenen bireyler olarak toplumsal işlevlerini etkili bir biçimde yerine getirebilecek duruma ulaşabilirler.

Montessori yaklaşımı bu ihtiyaçlara nasıl cevap vermektedir?

Birinci soruya cevap olarak, çocuğun karşılaştığı prob­lemleri çözmek, problemlere çözümler bulmak amacıyla kendi mantığını kullanarak ve kendi isteğiyle hareket etme­ye, kararlar almaya ve sorumluluk üstlenmeye ihtiyacı ol­duğunu söylemektedir. Montessori ise bu soruyu “La formation de l’homme (İnsanın Yetiştirilmesi)” isimli kita­bında ayrıntılı bir biçimde cevaplamaktadır.

Çocuk, kendi kişiliği ve ritmi ile kabul edilmeli. Çocuğu olduğu gibi kabul etmeliyiz. Onu bizim olmasını istediğimiz bir kişilik olarak kabul etmememiz gerekmektedir.

Çocuk olduğu gibi kabul edilmezse saldırganlaşabilir. Montessori’ye göre çocuğun saldırganlığı doğuştan olmayıp tepkisel bir saldırganlıktır. Eğitim sistemi ne kadar çok ya­saklayıcı olursa, çocukları o kadar çok saldırgan hale sokabi­lir. Eğitim sistemi çocuğun ritmine uygun hale getirilmezse, sistem çocuklara faydalı olmak yerine onlarda kendini sa­vunma ve intikam alma duyguları oluşturabilir.

Eğer çocuk, olduğu gibi kabul edilirse, onun gelişim ritmine saygı duyulursa, kendisini doğal gelişimi doğrultu­sunda ifade etmesine imkân verilirse, çocuk sorumlu, man­tıklı ve içinde bulunduğu dünyaya uyumlu bir kişi olarak katılabilir. Yeni durumlara kolayca uyum sağlayabilir. Bu­nun için yetişkinler, çocuğun doğal gelişimine yardımcı ol­malı ve buna uygun bir ortam oluşturmaya çalışmalıdır.

Montessori’ye göre eğitim çocuğu düz bir mantığın ön­gördüğü şartlara değil, öngörülemeyen durumlara hazırlayabilmelidir. Montessori yaklaşımı çocuğun yetişmesi için bu imkânı sağlayabilmektedir.

İkinci sorunun cevabını Montessori vermektedir: “Benim yöntemim çocuğun psişik gelişimi üzerine inşa edilmiştir. Çocu­ğun gelişmesi isteniyorsa iki faktör dikkate alınmalıdır. Öncelikle, çocuğun ihtiyaçlarına uygun bir ortam hazırlanmalı, sonra bu or­tamda çocuğun özgürce hareket etmesine (çalışmasına) imkân ve­rilmelidir.” Bu ortam, sakin, düzenli, basit ve estetik olmalı­dır. Ortam kendi kendine eğitimi sağlayacak özellikte olma­lıdır.

 

Montessori eğitimine katılmak için hemen tıklayınız.

Montessori Eğitmen Eğitimi 80 Saat

Leave a Comment

Your email address will not be published.

X